tr
Böcker
Süleyman Üstüner Dede

Gerçekname

Canlar, dervişlik hırkamızın ilmekleri ne kadar güzel örülmüş.

Erenler, bugün Gözcütepe’de Hacı Bektaş Veli görülmüş.

Gerçeğe hü! denilmiş, yola sonradan sokulanlar yoldan sürülmüş.

Sonra süzülmüş gerçek, Gerçekname içine dürülmüş.

Yüce Allah'a giden yollar yaratıkların nefesleri sayısıncadır. Gerçeğe ulaşmış kişi­ler bunların arasından, içinde şu dört mertebe bulunan bir yolu ter­cih edip seçmişlerdir: Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat.
                                                                                              Hacı Bektaş Veli


Kul, Çalap Tanrı’ya kırk makamda erişir, dost olur. O kırk maka­mın onu şeriat, onu tarikat, onu marifet, onu da hakikat içindedir.
                                                                                              Hacı Bektaş Veli


Alevi Bektaşilerin ancak nurlu ışığında Allah’ın sevgisine ve dostluğuna giden yollarında  yürüyebilecekleri Kırkbudağı, öyle nesiller teslim aldı ki onu cehaletin rüzgarına bıraktılar. Cehalet rüzgarı da öyle bir esti, öyle bir esti ki; Kırkbudağın kandillerini söndürdü, onu ayaklar altına düşürdü! O zaman  canlar, bu cehalet  karanlığında yollarını çıkaramaz bir halde kaldılar. Hurufiler Canları bu halleriyle buldular. Sinsilikte çok mahirdirler. Bizlerden olduklarını söyleyerek aramıza sızdılar. Hurufiliği Alevi Bektaşiliktir diye öğretip, bizleri yolumuzun tersi olan, kendi yollarına doğru saptırıp götürdüler.

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla; Bismi Şah! Allah! Allah!

Ömürler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola.….…………….

Allah cümlemizi gerçek Hak, Muhammed, Ali, Ehlibeyt yoluna koyup o yoldan ayırmaya.

Hak bizi akıl, idrak, anlayış sahibi kılıp hak ve batılı birbirinden ayırma basireti vere.

Hak, Gerçekname’yi canların Hakk’ı batıldan ayırıp Hakk’a tabi olmalarına vesile kıla.

Hakk’a tabi olup bu yolda Allah’ın sevgisine ve dostluğuna erenlerden eyleye.

Uyduğumuz bu yolla ahir alemde, Ehlibeyt ile cennette komşu eyleye.

Dünya ve ahiret muratlarımız hasıl ola.

Ya Rabb’im senin yüzün suyu hürmetine duamızı dergah-ı izzetinde kabul eyle.

Himmet Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’den, dil bizden, kabulü Allah’tan ola.

Gerçeğe Hü! Mümine Ya Ali!


GERÇEKNAME

YOL

Hakk’tan gelip Hakk’a götüren yol Muhammed Ali yoludur.

Adı Dört Kapı Kırk Makam yolu, gör ne hikmetlerle doludur.

İlmin Kapısı Ali’den, Yesevi’den ulaştı Hacı Bektaş Veli’ye,

O gönderdi erenleri, onlar ulaştırdı yolu, nice şanslı talipliye.

Onun içindir ki daha çok Alevi-Bektaşi yolu dediler ona,

Takip edip o yolda yürüyenler ulaştılar o en mutlu sona.

Ama Pir’den iki yüz yıl sonra yol artık Hakk’a götürmez oldu.

Boşaltılan içi, binlerce Hurufi fikri ve inancıyla dolduruldu.

Haydi! Gelin canlar şimdi öğrenelim yolumuzun aslını.

Sökülüp atılsın yoldan, kalmasın hiç ne varsa Hurufilik fasıllı.

Süleyman ÜSTÜNER Dede

Hacı Bektaş-ı Veli’nin, kendisine “Cemalimdir, Cemalimdir.” dediği, baş halifesi ve amcazadesi olan Seyit Cemal (Künyesi: Şeyh Seyyid-i Cemal-i Nureddin) evlatlarındandır. 1962 yılında doğmuştur.

Erciyes Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezunudur. Tüm hayatını iki soru şekillendirmiştir. Birincisi, radyoyu ilk gördüğündehayrette kalarak, radyonun nasıl ses çıkardığı sorusudur. Bu soruyu ilk sorduğunda, “İçinde küçük adamlar var, onlar konuşuyor.” diye cevap almıştır. O halde radyonun içinde küçük insanlar ve bizim dışımızda bambaşka bir dünya olmalıdır diye, düşünmüştür. Bir gün radyo bozulmuş ve radyonun tamiri için eve tamirci çağrılmıştır.

Bu onun için en önemli gündür. Nihayet radyo açılacak ve çok merak ettiği dünya ile küçük adamlar görülecektir. Radyocu gelir ve radyo açılır. Hayal kırıklığı! İçinde bobin, hoparlör, elektronik parçalardan başka bir şey yoktur. Peki, içinde küçük adamlar yoktur ama gerçekten nasıl ses çıkartmaktadır, sorusuna radyo tamircisi dahil olmak üzere kimseden tatmin edici bir cevap alamaz. Bu sorunun en doğru ve en detaylı cevabını bulma arzusu mesleğini seçmesine neden olur.

İkinci soru ise Alevi-Sünni kavramlarını ilk duyduğu günden beri bu farklılığın gerçeğinin ne olduğu sorusudur. Bu soruya aldığı cevaplar da tatmin yönünden radyonun nasıl çalıştığına verilen cevaplardan pek farklı değildir ve ömrünü bu işin gerçeğinin ne olduğunu anlamaya adar. Bu konuda bulabildiği maddi ve manevi ne kadar kaynak ne kadar yazılmış eser varsa bulup objektif olarak okumaya, araştırmaya başlar. “Bulanlar ancak arayanlardır.” Bu maddi ve manevi derin araştırma, Allah’ın izni ve Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin nefesiyle nasip sahipleri için bu eserlerle vücut bulmuştur.
84 trycksidor
Ursprunglig publicering
2017
Utgivningsår
2017
Har du redan läst den? Vad tycker du om den?
👍👎
fb2epub
Dra och släpp dina filer (upp till fem åt gången)