tr
Alexandre Duma

Üç Silahşörler

Berätta för mig när boken läggs till
För att kunna läsa den här boken överför filer i EPUB- eller FB2-format till Bookmate. Hur laddar jag upp en bok?
  • Shura Verjenskayahar citeratför 6 år sedan
    ‘Her zaman takdir ettiğim bir işle meşgul olurdu, efendim.’

    ‘Neydi o?’

    ‘O dönemde, Katolikler ve Huguenotlar arasındaki savaş olduğundan ve her iki tarafın da birbirini –Katoliklerin Huguenotları, Huguenotların da Katolikleri– din adına öldürdüklerini gördüğü için, bazen Katolik, bazen de Huguenot olmasına olanak tanıyan bir çeşit karma inanç sistemi oluşturmuştu kendine. Omzunda tüfeğiyle, yol kenarındaki çitlerin arkasında dolaşmayı alışkanlık edinmişti. Ne zaman karşıdan tek başına bir Katolik’in geldiğini görse, birdenbire Protestan dini zihninde ağır basardı ve tüfeğini adamın üzerine doğrulturdu. Sonra adama on adım kala, adamla konuşmaya başlar ve bu konuşmaların sonunda genellikle adam canını kurtarabilmek için para kesesini bırakırdı. Tabii, bir Huguenot’un yaklaştığını gördüğünde, öylesine coşkulu bir Katolik inancı ruhunu sarardı ki, daha on beş dakika önce en kutsal inancımızdan nasıl olup da şüphe duyduğuna anlam veremezdi bir türlü. Beni sorarsanız, ben bir Katolik’im efendim; babam, ilkelerine uygun davranarak, ağabeyimi de Huguneot yapmıştı.’

    ‘Peki bu mübarek adam nasıl öldü?’ diye sordu d’Artagnan.

    ‘Çok feci bir şekilde efendim. Bir gün bir kuytuda, daha önce iş yaptığı bir Katolik ile bir Huguenot’a rastlamış ve ikisi de onu tanımış. Bu yüzden, ikisi de ona karşı birleşmişler ve onu bir ağacın tepesine asmışlar. Sonra da gelip köyde, tam da ağabeyimle benim içki içtiğimiz meyhanede böbürlene böbürlene yaptıkları aptallığı anlattılar.’

    ‘Peki siz ne yaptınız?’ diye sordu d’Artagnan.

    ‘Konuşmalarını hiç ses çıkarmadan dinledik!’ diye cevap verdi Mousqueton. ‘Sonra meyhaneden çıktıktan sonra ikisi de zıt yönlere doğru gittiler. Ağabeyim Katolik’in, ben de Huguenot’un yolunun üzerinde beklemeye başladık. İki saat sonra her şey tamamdı: İkisinin de işini görmüştük. Zavallı babamızın, ikimizi farklı inançlarda yetiştirme basiretine bir kez daha hayran kaldık tabii.’

    ‘Sizin de söylediğiniz gibi Mousqueton, babanız gerçekten çok akıllı biriymiş. Bu muhterem insanın boş vakitlerinde kaçak avcılık yaptığını mı söylemiştiniz?’

    ‘Evet, efendim ve bana tuzak kurmayı, dip oltası düğümlemeyi o öğretti. Sonuç olarak, rezil hancının bize, bizimki gibi nazik midelere değil de soytarılara layık adi bir et yedirdiğini fark edince, eski mesleğimden yardım aldım. Ağaçların arasında aylak aylak dolaşırken, yollara tuzaklar kurdum; nehrin kenarında uzanırken, suya olta attım. Tanrı’ya şükürler olsun, böylece kıtlık çekmedik. Beyefendinin de gördüğü gibi ne kekliğimiz, ne tavşanımız, ne sazan balığımız, ne yılan balığımız eksik şimdi. Hastalara iyi gelen hafif ve sağlıklı etler bunlar.’
  • Shura Verjenskayahar citeratför 6 år sedan
    Bir alçak, dürüst bir adam gibi gülemez; bir ikiyüzlü samimi bir insanın döktüğü gibi gözyaşı dökemez. Her sahtekarlık bir maskedir ve maske ne kadar iyi yapılırsa yapılsın, biraz dikkatli bakıldığında gerçekten yüzden ayırt edilir.
  • Shura Verjenskayahar citeratför 6 år sedan
    ‘Şunu demek istiyorum genç adam, fitili yanan bir mayının üzerinde uyuyan bir kişi, sizinle karşılaştırıldığında kendini güvende hisseder.’
fb2epub
Dra och släpp dina filer (upp till fem åt gången)